21 Şubat 2015 Cumartesi

Sanat Takvimi Projesi

Küçükken hatırlıyorum. Annem kalkar, mutfağa gider, mutfakta çay suyunu koymadan ilk yaptığı şey radyoyu açmak olurdu. Bütün gün, yatana kadar kısık sesle de olsa çalardı TRT Fm. Zaten Kırklareli' de TRT' den başka kanal çekmezdi. Olsun, iyiki de öyleymiş.

Başlasın şarkılar, türküler, TRT Fm'in güzel konuşan spikerleri ve arada olan küçük yarışmaları. Yarışmaların sonuçlarını bilmek için kendi aramızdaki güzel yarış. (Nasıl da özlüyor insan)

Her gün aynı şey, aynı kanal, aynı spikerler fakat farklı müzikler. Şarkılar, türküler, bazen klasik müzik bazen dış kaynaklı hafif müzik...

Şimdi anlıyorum ki annemin bana ne güzel bir iyilik yaptığını. Şimdi müziğe çok düşkünlüğüm olmasa da, müzik kulağımın ve ritim yeteneğimin gelişmesine, farklı müzikleri sevmeme sebep olmuş o bütün gün aralıksız çalan radyo.

Şimdi (aslında 3 yıldır) sınıfımda, okulumuzda "Sanat Takvimi" projesi yapıyoruz. Her ay klasikleşmiş bir müzisyeni tanıyoruz, eserlerini dinliyoruz, kullandığı müzik aletlerini tanıyoruz. Klasik müzik çocuklar için önemli bir konu. Çok dinleyip sıkılabilirler, dikkat etmek gerekiyor!!!

 Bach' ın Peruğu ve Klavsen

 Sınıf duvarımız


 "Bir Kış Klasiği" gecemiz 

 Vivaldi'nin Kemanı


Bugünlerde Digitürk 468. kanalda klasik müzik kanalını ve radyoda TRT 3'ü dinliyorum bol bol. Belki sizde çocuğunuz yada öğrencileriniz ile dinlersiniz. Annem gibi birşeyler katarız çocuklarımızın müzik dünyasına:))


15 Şubat 2015 Pazar

Evliye Çelebi Misali projemiz yeniden başlıyor...

2 yıl önce başladık projemize. Geçen yıl çocuklarımın 5 yaş olması ile çok güzel uyguladık. O kadar güzel geri dönüşler aldım ki onlardan, iyi ki bu projeyi yapmışım dedim.

Projeyi bir daha uzun uzun anlatmayacağım. http://limonagacisinifi.blogspot.com.tr/2013/12/evliya-celebi-misali-projemiz.html linkinden geçen seneki uygulamamızı okuyabilirsiniz. 

Evet bu bir Limon Ağacı Sınıfı Projesidir. Bu hafta tekrar başlıyoruz. Ara Ara buradan maceralarımızı, çocukların kazanımlarını, gördüklerimizi, yaşadıklarımızı yazacağım. 

Kim bilir belki Arı Evliya Çelebi'miz sizin şehrinize, sizin okulunuza da misafir olur. Ne dersiniz???

Bizimle kalın:)



12 Şubat 2015 Perşembe

14 Şubat Uluslararası Kitap Değişim Günü

Merhabalar
Bu ay değerler eğitimi kapsamında "sevgi" konusunu işliyoruz. Sevgi, insan sevgisi, hayvan sevgisi, kitap sevgisi gibi başlıklar altında konuşup etkinlikler yapacağız. Biz bir tüketim çılgınlığı olarak yaşanan Sevgililer günü hakkında sınıfta konuşmayacağız.
O gün yani 14 şubat ayrıca dünyada uluslararası Kitap değişim günü olarak kutlanıyor. Bizde 14 şubat tatile denk geldiği için pazartesi günü sınıfımızda kitap değiş tokuş günü yapacağız.
Çocuklardan evde artık okumadığı, yırtık ve buruşuk olmayan kitabını yada kitaplarını (yeni de olabilir) okula göndermelerini isteyeceğiz. Pazartesi günü gelen kitapları çocuklarla aramızda inceleyip değiştireceğiz. İki gün evde kaldıktan sonra (veliler çocuklarla kitapları okuduktan sonra) geri gönderecekler ve sınıfımızdaki "açık raf" kitaplığımıza koyacağız. Çocuklar cuma günleri istediği kitabı seçip eve getirecek, aileleri ile okuyacak ve pazartesi tekrar geri getirip açık rafa koyacak. böylelikle her hafta çocuklar bir sürü kitabı tüketmeden, paylaşarak okuyacaklar.
:)) Mutlu akşamlar:) Yarın görüşmek üzere:) Detaylar pazartesi günü burada:) 

Ayrıca sizde bu günü kutlayabilirsiniz... detaylar http://www.yesilist.com/cms.php?u=kitap-degisim-gunu-kutlu-olsun&id=1346 


9 Şubat 2015 Pazartesi

2. Dönem Ne Yapalım?




Bugün okulumuz açıldı. Çocuklar gelince doya doya sarıldık, özlemlerimizi paylaştık:)) Tatil sohbetleri uzun sürdü, ektikleri Limon çekirdeklerini severek anlattılar. 


Bugünkü sohbet konumuz çocukların bu dönem ne yapmak istedikleriydi. Hep biz öğretmenler plan yaparız, ne yapacağımıza karar veririz. çocuklar buna uymaya çalışırlar, bazen sıkılırlar, bazen severek katılırlar. İşte bu sebeple çocuklara bugün "2. dönem ne yapalım diye sordum" Çok güzel cevaplar geldi. 
  Ardından çocuklarla "Bu dönem ne yapalım"ı çizdik. 
Kimisi Uçak yapmak istiyormuş bu dönem 

Kimisi ülkeleri tanımak istiyormuş. 


Kimisi sayıları öğrenmek istiyormuş.

Kimisi de şekilleri öğrenmek istiyormuş. 

Bugün ne yaptık panomuza tüm çocukların resimlerini astık. 

Bu da benim yaptığım resim. Mutlu çocuklar görmek istiyorum:))


İşte böyle. Aslında çocukları okulda da, evde de daha çok dinlesek kimbilir daha neler çıkar. Daha fazla, daha da fazla fırsat vermeli fikirlerini sunmalarına, akıllarındakileri paylaşmalarına. 

Bu dönem planlamalarımda sıra ile gideceğim isteklerinden. Onlar bunu farkederlerse eminim daha eğlenerek öğreneceklerdir. Duyulduklarını hissedecekler, anlayacaklar. Aslında önemli olanda onların istediklerini öğrenmeleri, isteyerek öğrenmeleri değil mi? 

09.02.2015 Pazartesi'den... Tuğba Özdinç

7 Şubat 2015 Cumartesi

2. dönem başlarken...

Merhabalar

Sadece 2 gün kaldı 2. dönemin başlamasına. 1. dönem tüm koşturmacası ile bitti. Tatiller yapıldı. Yeni yıla tatili ile başladık, sonra kar tatili derken koskoca sömestr tatili de bitti. Benim için tatilde, dinlenmenin yanında katıldığım seminerler, eğitimler ve 2. dönem ne yapabilirim düşünceleri vardı.

Bugün bir anket ile başladım 2. dönem ne yapabilirim düşüncesine. Geri dönütlere hep önem veririm. İnsanın kendini ve yaptıklarını değerlendirmesi açısından faydalıdır. Bazen insan çekinir insanlardan düşüncelerini almaya, korkar. Ama insanın kendine dönüp bakması için en iyi yollardan biridir aslında.

Bugün kendi kendime, hiç bir bilimsel yanı olmayan, fakat velilerimin biraz değerlendirme yapmasını, birazda 2. dönem ne yapabilirimizi söylemesini istediğim  5 soruluk bir formu Google Dokümanların Formlarından oluşturdum.

Bakalım sonuçlar ne olacak.


Bu dönemin de her bahar dönemi gibi mutlu, eğlenceli, yaratıcı ve havalar ısınacağı için bahçede, hareketli geçeceğini umuyorum. Bakalım, bir şeyler planlandı yine. Ne kadarını nasıl uygulayacağız. 

O zaman şimdiden güzel bir 2. dönem diliyorum. Yeni bilgilerde, paylaşımlarda buluşmak üzere...

3 Şubat 2015 Salı

PASI SAHLBERG


Dün yani 2 Şubat 2015 Pazartesi günü Bahaçeşehir Üniversitesi'nin düzenlediği "Bir eğitim mucizesi Finlandiya" konulu Pasi Sahlberg'in konuşmasına katıldım. Çok keyifli, öğretici, eğitici, içinden bir sürü ders alabileceğimiz bir konuşmaydı. Daha önce Yüksek Lisans dersimde Özge Hacıfazlıoğlu bize ödev olarak Grigory Petrov'un "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabını okutmuştu. Bu kitap Finlandiya'nın eğitim sistemi için neler yaptığını, nasıl çalıştığını çok güzel anlatıyordu.

Pasi Sahlberg tüm konuşmasında bahsedeceği konuları 3 madde altında toplamıştı. Bende onları not almaya çalıştım.

Yabancılar konuşmalarına hep ailelerinden verdikleri örnekler ile başlıyor. Ya bir fotoğraf yada bir söz... Pasi Sahlberg de öyle yaptı ve Büyükannesinin söylediği söz ile konuşmasına başladı. "Sadece ölü balıklar akışla aynı yöne yüzerler" Biz de Finlandiya olarak öyleyiz dedi.

Bizim eğitim sistemimiz ve yaptırdıklarımız düşünülürse çoğumuz ölüyüz:(( Böyle diyerek şimdi konuşmaya başlıyorum, çekilin, durdurmayın beni konuşacağım, yazacağım, eğitim sistemimiz çökmüş, eyvah diyeceğim sanmayın.

Önemli olan eksikleri farkedip, yüzleşip, çözüm bulmak değil mi? çözümü uygulamak değil mi? Dönüp bakalım kendimize...

Bunun için sınıfta çocuklara akıştan farklı yönde yüzemeleri için fırsat vermeliyiz. Tabi buna ilk önce öğretmen olarak kendimizden başlayarak. (Önce hazır planlar kullanmayarak, çocukların hepsini aynı kabul etmeyerek, o ne yaptı yerine ben ne yapabilirim diyerek) Yönümüzü başka yönlere de çevirmeliyiz.

Çocuklar zaten yapı itibiyle her biri farklı yöne yüzüyor... Bunları farkedip nasıl yüzdüklerini gözleyerek, farklı yönlere yüzmelerine fırsat vermeliyiz.

Ardından ülkede uyguladıkları 3 maddeyi(sağdaki 3 madde) ve Ülkelerinde göremeyeceğimiz 3 maddeyi(sol alttaki yamuk yazdığım 3 madde) sıraladı. Bence uyguladıklarından çok göremeyeceğimiz 3 madde daha dikkat çekiciydi. Rekabet yok, standartlaştırılmış öğretim yok ve teste dayalı hesapverilebilirlik yok muş... (aynı biz:( ) 

Sanırım bizim ülkemizde görmemiz gereken şeylerin yanında, göremeyeceğimiz şeyler üzerinde yoğun olarak çalışmamız gerekiyor. Bunun içinde eğitim sistemimizde düzeltilmesi gereken şeylerin yanında(bunları maalesef ben düzeltemiyorum) veli bilinçlendirilmesi de önemli rol oynuyor bence. Çocuklarını yarış atı gibi görmekten vazgeçmelililer ve biz öğretmenler onları koşturmaktan vazgeçmeliyiz. (e napalım eğitim sistemi böyle demekle olmuyor) Rekabetçi sistem çocuklar üzerinde ağır etkiler ortaya çıkarıyor. 



Eğitim sistemlerinde uyguladıkları 3 maddeye gelirsek 1. maddede uyguladıkları sağlıklı bir eğitim sistemleri varmış.  Anne sağlığından tutunda tüm eğitim alanlarına kadar uyguladıkları herşey devlet tarafından gerçekleştiriliyormuş. Okul öncesi durum %100 müş. Özel okul diye bir kurum yokmuş, Çocukların tüm imkanları devlet tarafından karşılanıyormuş.

2. madde Öğretmenlik. Sanırım bunu hepimiz zaten biliyorduk. Finlandiyanın öğretmenlerinin hepsinin çok zor bir sınav sürecinden sonra 5 yıl okuyup, yüksek lisansın ardından öğretmen olabildiklerini. (Burada yeğeninin öğretmen olma hikayesini anlattı. Öğretmenlik sınavının 3. ve son aşamasında "Niçin öğretmen olmak istiyorsun" sorusuna verdiği cevap heyet tarafından yeterli bulunmadığı için 1 yıl beklemek ve sınava tekrar girmek zorunda kalmış:)

Ve son olarak eşitlik-hakkanıyet. Benim için bu maddenin en can alıcı kısmı "biz dezavantajlı çocuklarımızın eğitimine daha çok önem veriyoruz, onları daha çok önemsiyoruz" du.


Ve son olarak Türkiye ne yapabiliri 3 maddede özetledi. Hakkaniyeti arttırarak dezavantajlı alanlarımızı desteklemeliymişiz. Yoğun işbirlikleri kurmalıymışız ve öğrenim sürecini kişiselleştirmeliymişiz. 

Çok doğru. e zaten biz bunu zaten biliyoruz demek geliyor di mi içimizden. 
Hep konuşuyoruz, hep yazıyoruz, hep diyoruz zaten. Belki de yapmamız gereken Pasi Sahlberg'in dediği gibi komisyonlar, toplantılar, çalışma grupları kurmadan karar verip yapmamız, uygulamalar yapmamız gerekiyor, bir an önce. Önce kendimize sonra başkalarına bakarak. 

Pasi Sahlberg'in dunku sunumuna ulasmak isteyenler http://pasisahlberg.com/wp-content/uploads/2013/07/Bahcesehir-Talk-2015.pdf linkinden ulaşabilirler. Ben çevirmenlerden not aldığım kadarıyla yazmaya çalıştım. 

Bu arada soru cevaplardan aldığım küçük bir notta şuydu. "Okulda teknoloji kullanımını çok desteklemiyoruz" dedi. 

Sanırım okul öncesi dönem için bende buna katılıyorum ve çocukların doğada, toprakta, ağaçta vakit geçirmesini daha çok tercih ediyorum. Belki teknolojiyi günün belli bir vakti amaç değilde araç olarak kullanabiliriz:)) (Kullandıkları gözlendi:) (Kullanıyoruz:) (araç olarak:)

Böyle işte. Biz uzman daha geldi, gitti. Eminim isteyenlere çok şey kattı gitti. İstemek lazım, mucizeleri beklemeden değişimi istemek... 

NOT: Bahçeşehir üniversitesine çok teşekkür ederim. 


Twitter, İnstagram ve Blog

Uzun zaman olmuş bu bloğu açalı. başta bir heves yazmışım, paylaşmışım. Sonra Twitter ve İnstagram paylaşımlarım devam ederken bloğumu unutup gitmişim.

Bu dönem daha aktif yazmaya çalışacağım sınıfımda uyguladıklarımı, anlatmaya çalışacağım yaptıklarımızı...

Bakalım nasıl olacak. Bahar dönemi hep daha haraketli, daha hızlı geçer. Havalar ısınır, bahçeler dolar. Zaten en çok bahçede oynamayı haketmiyorlar mı çocuklar? Açık havada toprakla, çiçekle, ağaçla... Allahtan okulumuzun çok büyük bir bahçesi var ve bu konuda çok şanslıyız.

Başlıyoruz. 1-2... Rastgele..