3 Şubat 2015 Salı

PASI SAHLBERG


Dün yani 2 Şubat 2015 Pazartesi günü Bahaçeşehir Üniversitesi'nin düzenlediği "Bir eğitim mucizesi Finlandiya" konulu Pasi Sahlberg'in konuşmasına katıldım. Çok keyifli, öğretici, eğitici, içinden bir sürü ders alabileceğimiz bir konuşmaydı. Daha önce Yüksek Lisans dersimde Özge Hacıfazlıoğlu bize ödev olarak Grigory Petrov'un "Beyaz Zambaklar Ülkesinde" kitabını okutmuştu. Bu kitap Finlandiya'nın eğitim sistemi için neler yaptığını, nasıl çalıştığını çok güzel anlatıyordu.

Pasi Sahlberg tüm konuşmasında bahsedeceği konuları 3 madde altında toplamıştı. Bende onları not almaya çalıştım.

Yabancılar konuşmalarına hep ailelerinden verdikleri örnekler ile başlıyor. Ya bir fotoğraf yada bir söz... Pasi Sahlberg de öyle yaptı ve Büyükannesinin söylediği söz ile konuşmasına başladı. "Sadece ölü balıklar akışla aynı yöne yüzerler" Biz de Finlandiya olarak öyleyiz dedi.

Bizim eğitim sistemimiz ve yaptırdıklarımız düşünülürse çoğumuz ölüyüz:(( Böyle diyerek şimdi konuşmaya başlıyorum, çekilin, durdurmayın beni konuşacağım, yazacağım, eğitim sistemimiz çökmüş, eyvah diyeceğim sanmayın.

Önemli olan eksikleri farkedip, yüzleşip, çözüm bulmak değil mi? çözümü uygulamak değil mi? Dönüp bakalım kendimize...

Bunun için sınıfta çocuklara akıştan farklı yönde yüzemeleri için fırsat vermeliyiz. Tabi buna ilk önce öğretmen olarak kendimizden başlayarak. (Önce hazır planlar kullanmayarak, çocukların hepsini aynı kabul etmeyerek, o ne yaptı yerine ben ne yapabilirim diyerek) Yönümüzü başka yönlere de çevirmeliyiz.

Çocuklar zaten yapı itibiyle her biri farklı yöne yüzüyor... Bunları farkedip nasıl yüzdüklerini gözleyerek, farklı yönlere yüzmelerine fırsat vermeliyiz.

Ardından ülkede uyguladıkları 3 maddeyi(sağdaki 3 madde) ve Ülkelerinde göremeyeceğimiz 3 maddeyi(sol alttaki yamuk yazdığım 3 madde) sıraladı. Bence uyguladıklarından çok göremeyeceğimiz 3 madde daha dikkat çekiciydi. Rekabet yok, standartlaştırılmış öğretim yok ve teste dayalı hesapverilebilirlik yok muş... (aynı biz:( ) 

Sanırım bizim ülkemizde görmemiz gereken şeylerin yanında, göremeyeceğimiz şeyler üzerinde yoğun olarak çalışmamız gerekiyor. Bunun içinde eğitim sistemimizde düzeltilmesi gereken şeylerin yanında(bunları maalesef ben düzeltemiyorum) veli bilinçlendirilmesi de önemli rol oynuyor bence. Çocuklarını yarış atı gibi görmekten vazgeçmelililer ve biz öğretmenler onları koşturmaktan vazgeçmeliyiz. (e napalım eğitim sistemi böyle demekle olmuyor) Rekabetçi sistem çocuklar üzerinde ağır etkiler ortaya çıkarıyor. 



Eğitim sistemlerinde uyguladıkları 3 maddeye gelirsek 1. maddede uyguladıkları sağlıklı bir eğitim sistemleri varmış.  Anne sağlığından tutunda tüm eğitim alanlarına kadar uyguladıkları herşey devlet tarafından gerçekleştiriliyormuş. Okul öncesi durum %100 müş. Özel okul diye bir kurum yokmuş, Çocukların tüm imkanları devlet tarafından karşılanıyormuş.

2. madde Öğretmenlik. Sanırım bunu hepimiz zaten biliyorduk. Finlandiyanın öğretmenlerinin hepsinin çok zor bir sınav sürecinden sonra 5 yıl okuyup, yüksek lisansın ardından öğretmen olabildiklerini. (Burada yeğeninin öğretmen olma hikayesini anlattı. Öğretmenlik sınavının 3. ve son aşamasında "Niçin öğretmen olmak istiyorsun" sorusuna verdiği cevap heyet tarafından yeterli bulunmadığı için 1 yıl beklemek ve sınava tekrar girmek zorunda kalmış:)

Ve son olarak eşitlik-hakkanıyet. Benim için bu maddenin en can alıcı kısmı "biz dezavantajlı çocuklarımızın eğitimine daha çok önem veriyoruz, onları daha çok önemsiyoruz" du.


Ve son olarak Türkiye ne yapabiliri 3 maddede özetledi. Hakkaniyeti arttırarak dezavantajlı alanlarımızı desteklemeliymişiz. Yoğun işbirlikleri kurmalıymışız ve öğrenim sürecini kişiselleştirmeliymişiz. 

Çok doğru. e zaten biz bunu zaten biliyoruz demek geliyor di mi içimizden. 
Hep konuşuyoruz, hep yazıyoruz, hep diyoruz zaten. Belki de yapmamız gereken Pasi Sahlberg'in dediği gibi komisyonlar, toplantılar, çalışma grupları kurmadan karar verip yapmamız, uygulamalar yapmamız gerekiyor, bir an önce. Önce kendimize sonra başkalarına bakarak. 

Pasi Sahlberg'in dunku sunumuna ulasmak isteyenler http://pasisahlberg.com/wp-content/uploads/2013/07/Bahcesehir-Talk-2015.pdf linkinden ulaşabilirler. Ben çevirmenlerden not aldığım kadarıyla yazmaya çalıştım. 

Bu arada soru cevaplardan aldığım küçük bir notta şuydu. "Okulda teknoloji kullanımını çok desteklemiyoruz" dedi. 

Sanırım okul öncesi dönem için bende buna katılıyorum ve çocukların doğada, toprakta, ağaçta vakit geçirmesini daha çok tercih ediyorum. Belki teknolojiyi günün belli bir vakti amaç değilde araç olarak kullanabiliriz:)) (Kullandıkları gözlendi:) (Kullanıyoruz:) (araç olarak:)

Böyle işte. Biz uzman daha geldi, gitti. Eminim isteyenlere çok şey kattı gitti. İstemek lazım, mucizeleri beklemeden değişimi istemek... 

NOT: Bahçeşehir üniversitesine çok teşekkür ederim. 


2 yorum:

  1. Kaleminize saglik guzel bir konuda bizi aydinlattiniz. Finlandiya ve diger Nordik ulkeler egitim ve saglik gibi sosyal konularda o kadar ileri bir noktadalarki insan kiskaniyor. ( bir de Kuba tabi)

    YanıtlaSil
  2. Teşekkür ederim Mete Bey. Evet insan kıskanıyor ve niye bizde yapamıyoruz diyor ister istemez. Çalışmak lazım, çok çalışmak.

    YanıtlaSil